AION - Tıkla oyna


Kullanıcı Adı:
şifre:
şifreyi Anımsa
şifrenizi mi unuttunuz?     ÜYE OL

 Tüm Forumlar
 Genel Konular
 Serbest Bölüm
 En İyi Fıkralarınızı Anlatın - Fıkra Paylaşımları
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Yazıcı Dostu
Önceki Sayfa | Sonraki Sayfa
Yazar Önceki Konu Konu Sonraki Konu
Sayfa: / 21

tolgaayvali
Seçkin Üye

Turkey
İleti 461

İletim - 19/12/2003 :  17:42:14  Bilgileri Göster  tolgaayvali için bir ICQ İletisi Gönder  tolgaayvali'in MSN Messenger adresini görmek için tıklayın  tolgaayvali için bir Yahoo! Messenger İletisi Gönder  Alıntı yaparak Yanıtla
Polis: Yani cezayi sana yazarsak 5 milyon odeycen, esege yazarsak 3 milyon odeycen.
Amca: Bana kes o zaman.
Polis:Neden sana keseyoz amca?
Amca:Onun sicili temiz ossun polis yapcez onu!



Uzun çabalar sonucunda Alman vatandaşlığına kabul edilen genç, babasına sürpriz yapmak için sevinç içinde eve koşmuş:
"Babaaa, bak Alman vatandaşıyım artık..."
Birinci kuşak milliyetçilerden olan baba çok sinirlenir:
"Ulan soysuz, hangi yüzle gider de Alman vatandaşı olursun!"
diye gürlerken oğlunun suratına bir de Osmanlı tokadı aşkeder...
Koşa koşa kendini sokağa atan oğlan bir yandan da şöyle söylenmektedir:
"Şu hâle bak yaa, Alman vatandaşı olalı bir saat geçmedi Türklerle başım belaya girdi!"



EŞŞEK VAR YALAN SÖYLEMEK.....

Kizilderinin teki kecilerini otlatiyormus. Derken bir cow-boy gelmis ve
sormus:
- Senin kopegin mi?
- O kopek benim olmak!
- Onunla konusabilir miyim?
- Kopek konusamamak! Cow-boy kopege yaklasir.
- Nasilsin?
- Fena degil! (Kizilderili saskin...)
- Bu kizilderili senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana iyi davraniyor mu?
- Evet, cok iyi. Gunde iki kez tuvalet icin dolastiriyor, bana yemek
veriyor ve benimle oynuyor. (Kizilderili bu arada kafayi yemektedir)
Cow-Boy
kizilderiliye sorar.
- Senin atin mi?
- O at benim olmak!
- Onunla konusabilir miyim?
- At konusamamak! Cow-boy ata yaklasir.
- Nasilsin?
- Fena degil! (Kizilderili daha da saskin...)
- Bu kizilderili senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana nasil davraniyor?
- Iyi. Bana hergun gerekli yurususleri yaptiriyor, fazla yuk
bindirmiyor,gunde 2 kere ve her terlememden sonra terimi siliyor, ve
icinde
yiyecek ve yataklik olan ufak bir ahir insa ediyor. (Kizilderili bu ne
gozlerine ne de kulaklarina inanamamaktadir) Cow-Boy tekrar
kizilderilinin
yanina gelir.
- Bu Disi Essek senin mi?
- Essek benim olmak, konusmak ama çok yalan soylemek .....




böyle bir konu bana tanıdık geldi ya neyse
güldüyseniz ne ala

Herkes için herşey için
...saygılarımla...
........HTA.........
Sayfanın En Üstüne Git

tolgaayvali
Seçkin Üye

Turkey
İleti 461

İletim - 19/12/2003 :  17:43:14  Bilgileri Göster  tolgaayvali için bir ICQ İletisi Gönder  tolgaayvali'in MSN Messenger adresini görmek için tıklayın  tolgaayvali için bir Yahoo! Messenger İletisi Gönder  Alıntı yaparak Yanıtla
BEN BU OTOBOSUN YOLCUSU MUYAM ?

Dadas turizm otobusu Ankara'da mola verince yasli bir
dadas ihtiyac giderip otobuse biniyor. Okuma yazma
bilmeyen dadas otobüsten basini uzatip: "Dadaslar hele
bakin ki ben bu otobusun yolcusu muyam!"

FARZET KI OKUZLER YIYIR

Erzurum'da birisi tanidik bir koylu dostuna
misafirlige gidiyor. Ev sahibi izzet ikramda
bulunuyor. Yemekten sonra misafirin onune bir kalbur
yer elmasi koyuyor. Bu kadar cok ikramdan mahcup olan
misafir :

- Aga ne zehmet ettin, bunlara ne luzum vardi der.
Aga:
- Ne zehmeti efendi farzetki musurluge tokmusem
okuzler yiyir!

IKI POHLI YUMURTA

Vali Erzurumun koylerini ziyarete gidiyor. Bir koyde
kendisine bolca yumurta kayganasi ikram ediliyor. Vali
cok memnun oluyor ve nezaket icabi soyle diyor :

- Muhtar ne zahmet etmissin, bu kayganaya gerek yoktu,
ayran yeterdi..
Muhtar:
- Ne zehmeti vali beg, icine tukurim, iki pohli
yumurta, ne giymeti, afiyet olsun...

ERZURUM'DA SPOR DALLARI

Erzurum Beden terbiyesi il mudurlugunun eski
kayitlarinda spor dallari söyle siralaniyor;
1. Cimme dali (yuzme)
2. Gumbuz dali (boks)
3. Seyirtme dali (atletizm)
4. Cilit dali (cirit)

ELEYSE NIYE DURDUN

Erzurum'lu bir hanim telasla kosarak Belediye
otubusunu durdurmaya ugrasiyor. Halk islikliyor. Sofor
aci bir frenle duruyor :

Kadin : "Gardas bu otubus iliceye gidir mi? "
Soforun cani burnunda, araba dolu, zor durmus,
kizginlikla "hayir baci, getmez"
Kadin: "vi? devamsiz eleyse niye durdun !"

GAYNIMGiLE GiDiREM

Trafik lambalari sehre yeni konulmus. Trafik polisi
kirmizi isikta gecen teyzeye cikisiyor "Teyze teyze
dur nereye gidiyorsun"

Teyze cok kizgin cevap veriyor :
" VI??? devamsiz, erimden izin almisam gaynimgile
gidirem sene ne??"

YER ALTI ZENGINLIGI

Ogretmen ilkokul ogrencisine soruyor :
-Oglum toprak altindaki zenginlikleri anlat bakalim
-Azicik esende bocuk cikar
-Derinlere in oglum derinlere
-Biraz daha esende sogulcan cihar
-in in
-Biraz daha inersek ogretmenim HEZINE cihar!
-Otur yerine!



bu son

Herkes için herşey için
...saygılarımla...
........HTA.........
Sayfanın En Üstüne Git

m.ozudogru
Üye



Turkey
İleti 61

İletim - 21/12/2003 :  13:18:19  Bilgileri Göster  m.ozudogru için bir ICQ İletisi Gönder  Alıntı yaparak Yanıtla
Temel sevinçle kahvehane ye girer 'bir oğlum oldu tam 15 kilo' der
kahve milleti bu duruma şaşırı ve bunu kontrol etmaye giderler
Gidip çocuğu tarttıklarında 2,5 kg gelir ve temele sorarlar
temel 'ha çocuğu sonra zorluk çekmesun diye sünnet ettim daaa! ' der.
Sayfanın En Üstüne Git

Bora Poyraz
Seçkin Üye

Turkey
İleti 737

İletim - 29/12/2003 :  21:52:29  Bilgileri Göster  Alıntı yaparak Yanıtla
Hepsini bir arada topladım okumaya vakit bulursanız sevinirim...

Fıkranın başlığı: Başçavuş Albayı tutuklayacakmış

Albay, binbaşıya:
-Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim
elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup
kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey
göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün.
Binbaşı, yüzbaşıya:
-Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen
bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda
tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.
Yüzbaşı, teğmene:
-Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının
açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir
olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir.
Teğmen, başçavuşa:
-Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak.
Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu
her zaman görülen bir olay değildir.
Basçavuş, askere:
-Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz
talim teçhizat ile hazır olun.
Askerler kendi aralarında:
-Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.



Fıkranın başlığı: Kaykay

Üç adam ölür ve cennete giderler. Sorgu meleği birincisine sorar, "Seni cennete
yollamadan önce sana bir sorum var: Karına karşı sadık oldun mu?" Adam yanıtlar;
"Evet, asla bir başka kadına bakmadım." Sorgu meleği, "Şuradaki Rolls-Royce'u
görüyor musun? O senindir. Cennetteyken kullanabilirsin.." Sorgu meleği ikinci
adama da aynı soruyu sorar ve şu cevabı alır; "Bir kez karımı aldattım ama bunu
ona itiraf ettim. Beni bağışladı ve mutlu yuvamızı kurtardık." Bunun üzerine
sorgu meleği, "Şuradaki Mercedes'i görüyor musun? Cennetteyken onu
kullanacaksın.." der ve üçüncü adama da sorar, "Karını hiç aldattın mı?" Adam
yutkunur ve şöyle der; "itiraf edeyim ki; bulduğum her kıza asıldım ve her
fırsatta onlarla yattım, birçoğu ile beraber oldum. Üzgünüm." Sorgu meleği;
"Ehh" der, "Ama temelde iyi bir adamsın. Şuradaki eski vosvos'u görüyor musun?
Cennette onu kullanacaksın." Bunun üzerine üç adam vedalaşır, arabalarına atlar
ve kendi yollarına giderler. Birkaç hafta sonra ikinci ve üçüncü adam birlikte
gezerlerken barın önünde birinci adamın Rolls-Royce'unu görürler. Bara
girdiklerinde adamın perişan bir halde, etrafındaki boş şişelerin arasında salya
sümük oturduğunu görürler ve şaşırırlar. "Heyy! ne oldu sana?" der ikinci adam,
"Cennettesin, altında bir Rolls-Royce var, hersey mükemmel ama sen niye bu
haldesin?" "Bugün karımı gördüm!" der birinci adam. Diğerleri; "Aaaa! ne kadar
güzel, peki derdin nedir?" diye sorarlar. Adam içini çekerek konuşur, "Kaykay'la
dolaşıyordu..."




Temel hayatında ilk kez, kapıcısı olan bir apartmanda
oturmaya başlamış. Sabah kapısı çalınmış, Temel de sabah
kimseyi beklemiyormuş ve merakla kapıya gidip seslenmiş:
-"Kim o?"
Kapıcı:
-"Çööp!"
Temel gayet sakin cevaplamış:
-"Sağol, ihtiyacımız yok!"




Temel göz doktoruna gider ve rahatsızlığını anlatmaya
başlar:
-"Doktor bey, haçan pen ne zaman çay içsem, sağ
gözüm ağriyur daa!"
Doktor, biraz da merakla Temel'in sağ gözünü çeşitli
aletlerle inceler, bulguları biraz da masasında
inceledikten sonra, tedaviyi anlatır:
-"Temel Bey, ciddi bir sorununuz yok, çay içerken,
karıştırdıktan sonra çay kaşığını bardaktan çıkarmanız
yeterli olacaktır..."




Hasta, hayatında ilk kez ameliyat olacaktır. Büyük bir merak
ve heyecanla, az sonra ameliyata gireceği mekanı incelerken,
cerrah içeri girer ve hazırlıklarını yapmaya başlar. Hasta,
doktora seslenir:
-"Efendim, ben ilk kez ameliyat oluyorum da, çok
heyecanlıyım..."
-"A öyle mi? Ben de çok heyecanlıyım. Bu benim de
ilk ameliyatım!"




Delinin biri, bir minarenin üstüne çıkar ve bağırmaya
başlar:
-"Ben kendimi buradan aşağı atacağım, çekiliiin!"
Bunun üzerine kalabalık toplanır ve deliyi iknaya
çalışırlar:
-"Atma kendini, bak daha gençsin!"
Ancak bu tarz sözler deliyi etkilemez. Tam bu sırada,
oralardan geçmekte olan bir başka deli, cebindeki çakıyı
çıkarır ve yukardaki deliye bağırır:
-"Çabuk in, ben bu minareyi kesmeye geldim!"
Bunun üzerine ilk deli panik olur ve bağırır:
-"Dur, dur... Ben ineyim de öyle kes!"




Adam karısıyla konuşmak için evine telefon açar. Telefonu
tanımadığı bir kadın açar. Adam tanımadığı bir ses duyunca
şaşırır. Kadına sorar:
-"Sen kimsin?"
-"Evin hizmetçisiyim efendim."
-"İyi de bizim hizmetçimiz yok."
-"Evin hanımı beni bu sabah işe aldı efendim."
-"Öyle mi? Ben de evin beyiyim. Hanımı çağırır mısın?"
-"Az önce bir bey geldi, hanımım kocası olduğunu söyledi ve
birlikte yatak odasına çıktılar."
Adam deliye döner:
-"Ne? Pekala, biliyordum zaten! 10 Milyar lira kazanmak ister
misin?"
-"Tabii isterim?"
-"İyi o zaman. Telefonun yanındaki çekmecedeki silahı al ve
o hain kadınla sevgilisini öldür!"
Önce ayak sesleri, sonra da silah sesleri duyulur, hizmetçi
telefona döner:
-"Öldürdüm efendim, cesetler ne olacak?"
-"Havuza at, ben hallederim1"
-"Ama burada havuz yok ki?"
-"Ne? Orası 244 78 63 değil mi?"




Bir yıldır hiç konuşmadığı karısından ayrılmak isteyen adama
hakim sorar:
-"Neden bu bir yıl boyunca karına hiçbir şey söylemedin?"
Adam, ezik, cevap verir:
-"Sözünü kesmek istemedim hakim bey..."




Temel lokantaya gitmiş, garsona seslenerek bardak
getirmesini istemiş. Garson, Temel'in masasında ters duran
bardakları göstererek, "masanızda bardak var beyefendi"
demiş. Temel, bardaklardan birini almış; evirmiş, çevirmiş,
ve garsona patlamış:
-"Sen penumla dalga mi geçiysun da! Ha punlarin alti deluk,
üstu kapalidur!"




Akıl hastanesinde, periyodik kontrollerin birinde, doktor
hastaları teker teker içeri alıp; "burnun neresi, gözün
neresi, miden nerende" gibi sorular soruyormuş. Tüm
hastalar, sorulara anlış cevaplar verdiği halde, bir
tanesi, bütün sorulara doğru cevap vermiş. Hastanın
kontrollü davranışlarından da etkilenen doktor, hastayı
taburcu etmeye karar vermiş ve açıklamış:
-"Sen çok akıllısın, artık burada kalmana gerek kalmadı",
demiş. Bunun üzerine hasta, dizine vurarak konuşmuş:
-"Tabi yaa! Kafa derler buna kafa!"




Hakim, karşısına getirilen sanığa sorar:
-"Evladım, bak adamı döve döve hastanelik etmişsin. Neydi
böyle bir kavgaya sebep olan?"
-"Bana orangutan dedi efendim!"
-"Demek öyle... Peki ne zaman dedi bunu?"
-"4 sene önce hakim bey!"
-"İyi de sen adamı daha geçen hafta dövmüşsün?"
-"Öyle de hakim bey, ben orangutanın ne olduğunu
geçen hafta öğrendim!"




Adamın biri, 15-16 yıllık emektar arabasıyla yolda giderken
polisler tarafından durdurulur. Polisler bir yandan ceza
yazmak üzere hazırlanırken, bir yandan da adama suçunu
bildirirler:
-"50 km. hız sınırı olan yerde 60 km. ile gidiyordunuz, bu
nedenle size ceza yazacağız."
-"Memur bey, biliyorum hız sınırını aştım. Cezama razıyım,
peki sizden bir şey isteyebilir miyim?"
-"Buyrun?"
-"Ceza kısmına, 130 km. ile gidiyordu yazabilir misiniz?"
Polis şaşırır:
-"Neden ki beyefendi?"
-"Ya ben araba pazarına arabamı satmaya gidiyordum da..."




Temel bir gün son derece ciddi bir ameliyat olacaktır. Tüm
hazırlıklar tamamlanır, 6 cerrahtan oluşan bir heyet, bu
son derece riskli operasyon öncesi, ameliyat elbiselerini
giyerler, birbirlerine başarılar dilerler ve Temel'e doğru
ilerlerler. Narkoza başlanmadan hemen önce Temel kafasını
kaldırır ve cerrahlara seslenir:
-"Poşina maske takmayun daa, hepunizi taniyrum!"




Temel bir gün kahveye gelip oturur, ama yüzünden düşen bin
parçadır. Arkadaşı İdris, yanına gelir konuşur:
-"Temel oğlum, ne bu hal? N'oldu?"
-"Sorma... Fadime'yle kavga ettuk. Çok kirdum kalpinu.
Aslinda hakliydu daa..."
-"E git özür dile oğlum o zaman!"
-"Haklisun daa..." Temel kalkar gider; yarım saat sonra,
bu sefer öncekinden de ekşi bir suratla geri döner. İdris
hemen yanına gidip ne olduğunu sorar, Temel anlatır:
-"Fadime'nin yanina cittum, "hakliydun kariciğum, özür
dilerum" dedum. O da "sen hakliydun, pen özür dilerum" dedi.
Pen de dedum sen hakliydun, sonra o dedi sen hakliydun,
sonra yine kavga ettuk..."




Babası geçmişte pek çok insana pek çok iyilik yapmış bir
adamın, hemen hemen tüm tanıdıklarına borcu varmış.
Babasının hatırına kendisine verilen borçları asla
ödemiyormuş. Yıllar sonra, işleri rast gitmiş ve çok zengin
olmuş. Buna rağmen borçlarını ödememeye devam etmiş.
Çocukluğundan beri onu tanıyan bir arkadaşı bir gün sormuş:
-"Yahu, hadi eskiden paran yoktu; borçlarını ödemiyordun.
Şimdi niye ödemiyorsun?"
-"A a... Öyle deme ama. Ben eskiden ne idiysem şimdi de
oyum. Zengin oldu da değişti dedirtmem kendime..."




Temel bir maymun bulur, boynuna bir köpek tasması takarak
şehirde dolaştırmaya başlar. Yolda yürürken bir arkadaşı onu
bu halde görür ve seslenir:
-"Yahu Temel, hayvanı öyle sokaklarda dolaştırmasana; götür
bir hayvanat bahçesine, orada daha rahat eder."
Aradan birkaç gün geçer, aynı kişi, Temel'i yine maymunla
dolaşırken görür:
-"Temel! Oğlum ben sana götür şu hayvanı hayvanat bahçesine
demedim mi? Ne bu hal?"
-"Hayvanat pahçasuna cötürdum daa, şimdi
sinemaya cötüreyrum!"




Fıkra bu ya, aslanla boğa birlikte meyhaneye gitmişler,
içmeye başlamışlar. Boğa tam çakırkeyif olmuş, eğlenmeye
yeni başlamışken, aslan:
-"Haydi boğa kardeş, benim gitmem lazım" demiş ve kalkmaya
yeltenmiş. Bunun üzerine boğa sormuş:
-"Niye ki ya, daha yeni yeni keyfimiz yerine geliyordu?"
-"Yok yok evde hanım bekler şimdi, geç kalmayayım..."
-"Vaay bee... Koskoca ormanlar kralı, böyle kılıbık ha?
Ha ha ha ha... Hiç beklemezdim senden doğrusu! Ormanlar
kralıymış!"
-"Eeee... Bizi evde bekleyen seninki gibi bir inek değil
azizim, koskoca bir aslan!"




Temel ve Fadime, emeklilik yıllarında bir dağ evi satın
alıp orada yaşamaya başlamışlar. Ancak dağın başında gazete
filan olmadığı ve Temel de her gün gazete okumak istediği
için; Fadime'yi her gün arabayla kasabaya gönderip, gazete
aldırtırmış. Bir gün bundan artık sıkılan Fadime, bir kerede
10 gazete birden almış; ve Temel'e her gün aynı gazetenin
kopyalarını vermeye başlamış. 5. gün; Temel, Fadime'yi
çağırmış. Oyununun ortaya çıktığından korkan Fadime,
Temel'in yanına gitmiş. Temel konuşmuş:
-"Yahu şu dünyada bazı insanlar hiç akıllanmıyor..."
-"Ne oldu ki Temel'im?"
-"Bak mesela şu herife, 4 gündür uyuşturucu kaçakçılığı
yüzünden tutuklanıyordu; bugün yine tutuklanmış!"




İki deli, yağmurdan sonra bahçeye çıkıp dolaşmaya başlarlar.
Birinin dikkatini, karşıdaki tepe tarafında oluşan gökkuşağı
çeker ve diğerine gösterir. Diğeri de biraz düşündükten
sonra patlar:
-"Bu kadar da olmaz arkadaşım! Şu hükümet böyle saçma sapan
şeylere bile para harcıyor, ama bize adam gibi bir hastane
bile yaptırmıyor!"




Akıl hastanesinin bahçesinde bir bayrak direği vardır.
Doktorlardan biri, bir hastanın her gün bu direğin tepesine
çıkmaya çalıştığını görür. Aylar sonra bir gün, doktor
hastanın bayrak direğinin tepesine çıkmayı başardığını
fark eder; tam yoluna devam edecekken, hastanın cebinden
bir kağıt çıkardığına ve direğe yapıştırdığına şahit olur.
O gün eve gidene kadar ve evdeyken de bütün gece, o kağıtta
ne yazdığını merak eder. Umursamamaya çalışır, ancak sabah
uyandığında da aklındaki tek şey odur. O hafta boyunca,
sevdiği tüm şeyleri yapar; hastalarıyla ilgilenir ama
nafile; içindeki merakı atamamaktadır. O kağıtta ne
yazıyordur? En sonunda bir cumartesi gecesi, bekçilerin maç
seyredeceğini umarak, binbir güçlükle direğe tırmanır ve
kağıdı eline alır. Yine oldukça zorlanarak, el fenerini açar
ve yazıyı okumaya çalışır. Hastanın kargacık burgacık
yazısıyla kağıda yazdığı şey şudur:
"İşte tam bu nokta, direğin en tepesidir."




Kendisini fare zannettiği için ailesi tarafından bir akıl
hastanesine yatırılan adam, birkaç yıllık bir tedavinin
ardından; iyice kendine gelmiş. Doktorlar, artık taburcu
etmeyi düşündükleri hasta ile son bir görüşme yaparak,
iyileştiğinden emin olmak istemişler. Adama sormuşlar:
-"Söyle bakalım; sen insan mısın, fare misin?"
Adam gülümsemiş:
-"Doktor bey, o günleri geride bıraktım. Elbette ki ben bir
insanım."
Doktorlar, içleri rahatlayarak:
-"Tamam o zaman, artık burada kalmana gerek kalmadı",
demişler ve çıkış belgelerini uzatmışlar. Birkaç dakika
sonra, gruptaki doktorlardan biri bahçeye çıktığında, adamı
bir ağacın arkasına saklanır halde görmüş.
-"N'oldu yahu? Sıkılmadın mı buradan, çıksana, git
özgürlüğün tadını çıkar!"
-"İyi de doktor bey, orada bir kedi var!"
-"Eee, ne olmuş kedi varsa; hani sen artık bir fare
olmadığını biliyordun?"
-"Ya doktor bey, ben fare olmadığımı biliyorum da; kedi
benim fare olmadığımı nereden bilecek?"




Doktorun biri, yıllardır ilgilendiği ve sevdiği bir
hastasının yanında uyku hapları taşıdığını görmüş ve onu
uyarmak istemiş:
-"Haluk Bey, kullandığınız uyku haplarını gördüm, zaman
zaman ihtiyacınız olabilir ama ben sizi uyarayım; o haplar
çok etkilidir ve bağımlılık yaparlar."
Hasta bunun üzerine ukela ukela gülümsemiş:
-"Yok doktorcum, sen yanlış biliyorsun. 17 senedir bu ilacı
kullanırım, bağımlılık filan yaptığını görmedim!"

Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun,
Güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun,
Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun.
İşte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun...

Bir gün cehennemde karşılaşabiliriz,sen kalp hırsızı olduğun için ben ise tanrı yerine sana taptığım için...
Sayfanın En Üstüne Git

aardc
Üye



Turkey
İleti 26

İletim - 02/01/2004 :  15:27:06  Bilgileri Göster  aardc'in MSN Messenger adresini görmek için tıklayın  Alıntı yaparak Yanıtla
Adamın biri bara girmiş. Garson, herkeze içki ver kendinede al demiş. İçkiler içilmiş garson hesap için gelince adam: Para yok demiş. Tabi garson bunu bir güzel dövüp dışarı atmış. Diğer akşam tekrar gelmiş ve yine garson herkeze içki kendinede al demiş ve sonuçta parası olmadığı icin yine dayak yemiş ve gitmiş. Bu üç akşam böyle devam etmiş. Dördüncü gün yine gelmiş ve garson herkeze içki fakat bu sefer sen içme, içince sapıtıyor, sonrada kavga çıkarıyorsun.
Sayfanın En Üstüne Git
Sayfa: / 21 Önceki Konu Konu Sonraki Konu  
Önceki Sayfa | Sonraki Sayfa
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Yazıcı Dostu
Hızlı Geçiş:

0.09 Snitz Forums 2000