AION - Tıkla oyna


Kullanıcı Adı:
şifre:
şifreyi Anımsa
şifrenizi mi unuttunuz?     ÜYE OL

 Tüm Forumlar
 Kültür - Sanat - Bilim - Yaşam
 Kitap & Dergi
 Zindandaki Kral (LOTR'un Devamı Niteliğinde)
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Yazıcı Dostu
Önceki Sayfa | Sonraki Sayfa
Yazar Önceki Konu Konu Sonraki Konu
Sayfa: / 52

major
Seçkin Üye

Turkey
İleti 1122

İletim - 31/01/2006 :  15:43:47  Bilgileri Göster  major'in MSN Messenger adresini görmek için tıklayın  Alıntı yaparak Yanıtla
BÖLÜM -15- (Gizemli Misafir)

Birbirine çarpan zırhların şangırtısı, şehit olanların bağırışları tüm Orta-Dünya’da yankılanıyordu. Savaş alanı şehit düşen arkadaşının bedenini taşıyan, düşmanın bedenini harap edene kadar savaşan, cesur askerlerle doluydu. Ölen orkların yerine yenileri geliyor, insanlar artan karanlığa rağmen ayakta durmaya çalışıyordu. Pelenor ovası adeta bir kan gölü olmuştu. Şehitlerin kanı orkların pis kanıyla birleşerek ovaya iğrenç bir görünüm veriyordu.

Savaş alanında ölüm saçan tek varlık orklar değil batının şanlı komutanı Marion’du. Elindeki kılıcı ordan oraya savurarak ordusunu yüreklendiriyor lakin askerler yorgun düşmüş ve umuttan azade gönülleriyle Gondor için savaşıyorlardı.

Savaş alanında cesur bir asker vardı. Eskilerden kalma anıları içini nefretle doldurmuştu. Bu nefretin verdiği hazla orkları birer birer biçiyordu. Ancak arkasından yaklaşan sinsi orku fark edememişti. Ork savaşmaktan çentik çentik olmuş kılıcını göğe yükseltti ve Marion tarafından fırlatılan kılıçla beraber yere düştü. Asker arkasına döndü ve hayatını kurtaran kılıcı orkun kafasından çıkardı. Ardından soluk soluğa kalmış beyine doğru koştu.

-“Beyim, buyurun kılıcınız. Hayatımı kurtardınız, müteşekkirim. Ama askerler yorgun ve savaşacak güçleri kalmadı. Tez bir şeyler yapmalısınız.

-“O zaman yapmam gerekeni yapıyor seni kısa süreli doğu ordusunun komutanı yapıyorum Eothein. Vazifeni becerebildiğini en iyi şekilde yapasın.

-“Sağ olun beyim, her şey için, ne kadar isterseniz o kadar gururlu adamların oluşturduğu ordunun komutasını kendimde tutarım. Görevimi başarılı bir şekilde yerine getireceğimden şüpheniz olma…”

Tam o sırada Eothein’in sözü yandaki askerler tarafından kesildi. Bütün yüzler yukarı doğru çevrilmişti. Marion gökyüzüne baktığında bulutların arkasından bir şeyin Mordor’a doğru yol aldığını gördü. Orklar susmuştu. Sadece gelenden haberi olmayan bir grup dövüşe devam ediyordu. İsimsiz şey Mordor dağları arasında kaybolurken insanın nefesini kesen, tüm sıcaklığını vücudundan çeken iki, üç kelimelik Marion’un anlamadığı bir lisanda fısıltı duyuldu. Fısıltıyı duyan orklar büyük bir sevinçle hırlayıp, bağırmaya, Mordor’a dönüp kılıçlarını kalkanlarına vurmaya daha sonra da o yöne doğru secde etmeye başladılar.

O sırada Marion ve diğer askerlerin ayakları yerden kesilmişti. Herkes adeta yere yıkılmıştı. Artık Marion’nun kulağına sadece orkların bastırılamaz çığlığı geliyordu. Yavaş yavaş insanlarda ayaklanmaya başlamışlardı. Düşenler kalkıyor, kalkmış olanlar da yerdeki arkadaşlarına kalkmaları için yardım ediyordu. Neredeyse tüm ordu ayağa kalktığında bir gümbürtü daha duyuldu. Mordor’dan duman yükseliyordu. Ve o zaman anladı Marion Mordor’daki gözcü kulelerinin yok olduğunu. Korkmadığı halde ayaklarının titrediğini görünce kendisi de şaşırdı. Sanki bir adım atsa yere kapaklanacakmış gbi hissediyordu kendini.

Secde etmeyi bırakmış orklar şimdi tüm nefretleriyle insanlara saldırmaya başladılar. Marion orduyu Minas Trith’e çekmeliydi. O kötülük her neyse buraya da gelmemesini umuyordu ve görünüşe göre orkların dostuydu. Marion;

-“Eothein, doğu ordusunu geri çek, Minas Trith’e gidiyoruz.

-“Pekala efendim emredersiniz. Doğu ordusu, kardeşlerim Minas Trith’e dönüyoruz. Evimize geri çekiliyoruz, çabuk.”

Ve Marion’da batı tarafını uyardıktan sonra askerler geriye doğru koşmaya başladı. Neler olduğunu görmüş olan kale surlarındaki okçular ve askerler mevzilerini alıp orkları beklemeye başladılar.

Kaleye çeyrek fersahtan az bir mesafe kalmışken nerden geldiği belli olmayan ikini bir fısıltı daha duyuldu. Ancak bu seferkinin etkisi hissedilmemişti. Orklarda durmuş nerden geldiğini arıyorlardı. Marion havada bulutların arasında ikinci bir siluet gördü. Yalnız siluet Mordor’a değil tam üstlerine doğru geliyordu. Orklar yeniden vahşice bağırmaya başladı. Marion ve askerlerde hem kaçıyorlar hem de omuzlarının üstünden karanlık bulutların arasından çıkmak üzere olan yaratığa bakıyorlardı. Derken yaratık ortaya çıkarken, insanlar durup hayretle bakmaya başladılar, orklarsa bağırtılarını kesmiş kafası karışık bir şekilde silueti süzüyorlardı.

Bulutların arasından çıkan yaratık dev kanatlarını açmış, kuyruğu saldırgan bir şekilde sallayarak ilerliyordu. Kanatları maziden kalmış geçmesi mümkün olmayan yaralarla doluydu. Üzerinde altın rengi bir zırh vardı. İnsanlara doğru gelen yaratık bir hamlede yönünü orklara doğru çevirerek Marion’a göre çok uzun gibi gelen bir süre boyunca burnundan çıkardığı alevle orkların yarısını telef etti. Orkların bir bölümü etrafa kaçarken, Marion’un yüzüne küçük bir tebessüm yayıldı. “Keşke Faramir’de bu sahneyi görebilseydi, bir ejderha” diye düşünürken en sevdiği arkadaşlarından birini kaybeden komutanın yüzünden bir damla yaş düştü.

Ejderha tekrar alev püskürttükten sonra bu seferde dalışa geçerek orkları orkları öldürmeye başlamıştı. Yerlerinde durmuş olan insanlar zafer çığlıkları atarken önlerinde duran ve hala hayatta olan az sayıda olmayan orklarla savaşmaya başladı. Savaşırken ölüyor, öldürüyor ve geri çekiliyorlardı.

Nihayet kaleye vardıklarında bu sefer telef olma sırası tekrar orklardaydı. Surlardaki mancınıklar aynı anda ateşlendi ve yirmi kadar büyük kolon orkları ezdi.

Bu savaşta böylece bitmiş etrafta kaçışan az sayıda orktan başka bir şey kalmamıştı. Ejderhada kaybolmuştu. Yüzyıllardır ejderhalar görülmemişti ve buda neyin nesiydi? Marion daha sonra düşünmeyi aklının bir kenarına yazarken askerleriyle birlikte Minas Trith kale kapılarından içeri girdi

Halk merak içinde kapıdan girmiş orduyu süzüyordu. Çok az asker kalmıştı o efsanevi ordudan. Bir zafer kazanılmış fakat kaleye büyük bir yas hakimdi. Asker yakınlarını görenler koşarak ona sarılıyor. Göremeyenler ise yaslarını ağlayarak belirtiyorlardı.


--------
Bu bölümden sonra uzun bir süre yeni bir bölüm veremeyeceğiz haberiniz olsun. O yüzden hikayenin şimdiye kadar olan kısmına dair yorumlarınızı bekliyoruz.

alıntı:
HASSOOO tarafından yazılan:

vaşşşşşş @_@



Ve lütfen bundan daha açıklayıcı olsun :P.
Sayfanın En Üstüne Git

-eL_Niño-
Seçkin Üye



Turkey
İleti 1802

İletim - 31/01/2006 :  16:19:12  Bilgileri Göster  Alıntı yaparak Yanıtla
şimdiye kadar müthişti şimdiden sonra müthiş olacaktır

Member Since: 23/07/2005

bLa bLa...
DeatH_SoldieR (M.Ö) || -eL Niño- (M.S)

Tüm umudunuzu kaybetmek özgürlüktür..
Sayfanın En Üstüne Git

HASSOOO
Üyeliği Kilitli

Turkey
İleti 0

İletim - 01/02/2006 :  04:47:53  Bilgileri Göster  Alıntı yaparak Yanıtla
vaşşşşşşşş versiyon 2... manası, bu ne süprizdir, sürükleyiciliktir hocam :)
Sayfanın En Üstüne Git

ArcHAng3L
Üyeliği Kilitli

Turkey
İleti 0

İletim - 04/02/2006 :  18:00:09  Bilgileri Göster  Alıntı yaparak Yanıtla
Bir de "de/da" bağlacını ayrı yazın sonraki bölümlerde lütfen. Okumayı bozuyor arada
Sayfanın En Üstüne Git

DharkjuNs
Seçkin Üye

Turkey
İleti 1037

İletim - 04/02/2006 :  18:46:34  Bilgileri Göster  DharkjuNs'in MSN Messenger adresini görmek için tıklayın  Alıntı yaparak Yanıtla
Paladin haklı. Eleştirilerle de hikayeniz zenginleşecek. Dayanamayıp 15. bölümü okudum ama napim haso öyle bir vaşşş çekti ki ağzım sulandı :)

Yunus YILMAZ (19/07/2005)


Sayfanın En Üstüne Git
Sayfa: / 52 Önceki Konu Konu Sonraki Konu  
Önceki Sayfa | Sonraki Sayfa
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Yazıcı Dostu
Hızlı Geçiş:

0.05 Snitz Forums 2000