AION - Tıkla oyna


Kullanıcı Adı:
şifre:
şifreyi Anımsa
şifrenizi mi unuttunuz?     ÜYE OL

 Tüm Forumlar
 Kültür - Sanat - Bilim - Yaşam
 Öğrencilik Hayatı
 Matematik
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Yazıcı Dostu
Önceki Sayfa | Sonraki Sayfa
Yazar Önceki Konu Konu Sonraki Konu
Sayfa: / 10

inter_23
Yönetici



Turkey
İleti 1749

İletim - 15/02/2011 :  00:41:04  Bilgileri Göster  Alıntı yaparak Yanıtla
alıntı:
iso_demiro tarafından yazılan:

alıntı:
HighVoltage tarafından yazılan:

Öğrencilik hayatım boyunca çekmişimdir Matematikten. Bence günlük hayatta kullanabileceğimizden fazlası gereksiz. Temel bilgiler yeterli olmuştur benim için çoğu zaman, geri kalanının eksikliğini sınavlar dışında hiç yaşamadım.


+1
Allah aşkına kök 5/2 değerinin yaklaşık değerini bulmanın bana faydasını biri anlatabilir mi?




Peki, tarihte geçerliliği kalmamış Osmanlıca, Göktürkçe, uygurca gibi latin bile olmayan alfabelerin benim ne işime yarayacağını birileri söyleyebilir mi?

Forum Başlangıç- 24/05/2002

"Bugünden sonra Divanda, Dergâhta, Bergâhta, Mecliste, meydanda Türkçe'den başka bir dil kullanılmayacaktır.."
Karamanoğlu Mehmet Han, 13 Mayıs 1277
Sayfanın En Üstüne Git

Avaris
Yönetici

Turkey
İleti 1976

İletim - 15/02/2011 :  01:00:06  Bilgileri Göster  Alıntı yaparak Yanıtla
alıntı:
inter_23 tarafından yazılan:

alıntı:
iso_demiro tarafından yazılan:
+1
Allah aşkına kök 5/2 değerinin yaklaşık değerini bulmanın bana faydasını biri anlatabilir mi?




Peki, tarihte geçerliliği kalmamış Osmanlıca, Göktürkçe, uygurca gibi latin bile olmayan alfabelerin benim ne işime yarayacağını birileri söyleyebilir mi?



"Şakaysa hiç komik değil, ciddiyse çok komik" diye bir laf var. Solda şöyle bir şey okuyorum ben çünkü:

inter_23
Tarih & Kitap Bölüm Moderatörü



Deniz Turgut
Yazar
Sayfanın En Üstüne Git

inter_23
Yönetici



Turkey
İleti 1749

İletim - 15/02/2011 :  03:15:14  Bilgileri Göster  Alıntı yaparak Yanıtla
Evet doğru okumuşsun. Lakin bence çok doğru. Hayatında kaç kere Göktürkçe yazılmış metin gördün? Uygurca? Hadi Osmanlıca neyse. Ya da ben Uygurca ya da Göktürkçe kaç kitap çevirdim? Bu tarihlerde herhangi bir resmi, gayri resmi bir kaynakta Uygurca ya da Göktürkçe metin ile karşılaştın mı?

Orhun abidelerini her türlü Göktürk metinlerinden latin alfabesine çevirir, günümüz diliyle yazarım. Başka bana bir yerde ihtiyacım olacağını söyler misin?

Uygurca? Zaten, budizm dinini benimsedikleri için benliklerini yitirmediler mi? Çince metinler yazmaya başlamadılar mı? Macarlar ve Bulgarlar gibi..

Osmanlıca "Saray" dili. Halkın konuştuklarını zaten sen ben o biz siz onlar çevirebilir. Çok kolay metinler değil mi? Harf inkilabına kadar sanıyorsun ki Osmanlıca mı yazıldı? Tanzimat edebiyatıyla birlikte çok az da olsa Latin harfleri kullanılmadı mı? Her türlü Divan edebiyatı çevirisi yaparken Osmanlıcayı kullanabilirim. Peki.. Osmanlıca'nın resmi kaynaklarda yazılması yasakken, bana neden 4 sene boyunca gösterildi? Ben tercüman ya da hattat olmayacaksam benim ne işime yarayacak? Ben Milli Eğitim öğretmeniyken çocuklara Osmanlıca yazabilecek miyim?

Matematik görüşlerine katılabilirim. Ancak ben sevmiyorum. Temel matematik yapabilirim ki yapmak zorundayım. Sonuça belli bir ekonomik gelir-gider dengem var ve onu ayakta tutmalıyım. Ancak Edebiyat konusunda bırakta ben konuşiyim. Eh malûm işin ilmini gördüm. Zaten "Türkçe" bir çok kitap okudum, okumaktayım. Ancak sende hoş görürsün ki benim zevklerim var ve her türlü kitabı okumak zorunda değilim.

Tarih konusuna gelince, haddinden fazla bilgiye sahibim. Ki oradan buradan şuradan telefon edipte şu şu muydu? Bu bu muydu? Diye sormazlar sanırsam.

Sence?

Forum Başlangıç- 24/05/2002

"Bugünden sonra Divanda, Dergâhta, Bergâhta, Mecliste, meydanda Türkçe'den başka bir dil kullanılmayacaktır.."
Karamanoğlu Mehmet Han, 13 Mayıs 1277
Sayfanın En Üstüne Git

Avaris
Yönetici

Turkey
İleti 1976

İletim - 15/02/2011 :  04:07:37  Bilgileri Göster  Alıntı yaparak Yanıtla
Yazdıklarından tahmin ettiğim kadarıyla Türk Dili ve Edebiyatı bölümü veya öğretmenliği okumuşsun. Bildiğim kadarıyla öğretmenlik bölümünde Göktürkçe gibi dersler zorunlu değil o yüzden doğrudan bölümü diye varsayarsam, okuduğun bölüm ile bahsettiğin konuları cidden ilişkilendiremediysen diyecek lafım yok.

Kaldı ki öğretmenlik okuduysan ve Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni vasfıyla çalışacaksan/çalışıyorsan bile Türk Dilinin gelişimini ve tarihini bilmenin (ve bunu aktarabilmenin) sana (ve daha da önemlisi öğrencilerine) faydası olmayacağını düşünüyorsan gerçekten üzülürüm.

Tarih ve edebiyata yönelik ilgi ve bilgine laf söylemeye çalışmıyorum. Bu yetilere sahip olmasan ve insanlarda bu yönde intiba bırakmasan moderatörlük verilmezdi muhtemelen. Ben de bundan yola çıkarak tarih ve edebiyatla ilgili ve bu konularda bilgili olacağını düşündüğüm birisinden böyle bir cümle duymayı yadırgadım.

Sanırım "Eğitim nedir?" ile ilgili konuşmak lazım biraz da. Şu an onun altından kalkacak kadar vakte sahip değilim. Fırsat bulduğumda uzun uzadıya yazarım.

Deniz Turgut
Yazar
Sayfanın En Üstüne Git

uckazaz
Yazar



Turkey
İleti 331

İletim - 15/02/2011 :  04:39:22  Bilgileri Göster  Alıntı yaparak Yanıtla
Akademide verilen bilgiler, günlük yaşamda kullanmak için değildir. Yani karşımıza sokakta birgün Göktürkçe bir metin çıkarsa anlayabilsinler diye öğretmiyorlar. Akademik ortamda, kişilere akademik donanımlar katarlar. Gidip, araştırmaları ve interdisipliner olarak olaylar arasında bağ kurmaları beklenir akademisyenlerin, bilim insanlarının, sanatçıların. Dolayısıyla lise müfredatının kısmen ağır olduğunu kabul edebilirim ama zaten tembelliğe fazlasıyla alışmış bir toplum için, araştırmak yerine hazıra konan bir millet için akademik müfredatlar hakkında "ne işime yarayacak?" sorusunu anlayamıyorum.

Okullarda öğrendiklerini günlük yaşantısına katacak olanlar kişilerin kendileridir. Kimse size f(x) fonksiyonunun integralini buldurup grafiğini çizdirmez ya da belediye sokak tabelalarını Uygurca yazmaz. Günlük yaşam zaten olabildiğince basitleştirilmeye çalışılır. Ama bütün dünya görüşü bu basitlikten ibaret kaldığında işte o zaman gerileyen, tembelleşen, hazırcı bir toplum ortaya çıkar.

Akademik eğitimdeki unsurların günlük yaşamda karşınıza çıkmasını, çıkarılmasını beklemek, F1 aracına binip şehirler arası yolculuk yapmaya benziyor. Kullanışsız hem de F1 aracına zarar veren bir hareket olur takdir edersiniz ki. Oysa ki dünyanın en yüksek performanslı arabalarıdır onlar. İşte, bu metafordan yola çıkınca akademik bilgiden sokak performansı beklemek anlamlı olmuyor. Aksine akademik bilgiden soğumanıza sebep oluyor. F1 aracının yol tutuşundan esinlenerek, ivmelenme gücünden esinlenerek yapılmış bir arabayı seçebilir olmak önemli. Yani, akademik bilgi size vizyon getirir. Size sunulduğu gibi konu konu uygulamazsınız günlük hayatta. Ama ilgi kurabildiğiniz müddetçe öğrendiklerinizin bir anlamı var demektir. Başka türlü koca bir sıfırdan ibaret olur bilgi.

Akademik bilgiyi kullanan bir millet değiliz. Bilgi paylaşımcısı hiç değiliz. Hazırcılık ve tembellik hat safhada. Üniversite tezinden öteye gidemiyor bir çoğu ki zaten onu da mezun olabilmek için veriyor. Uzman olmak en kolayı. Önemli olan özgün olabilmek. Ne kadar geniş alanda bilgi, o kadar geniş vizyon ve yaratıcılık demektir. Bunlara sahip olunca haliyle alanında üretken kişiler çıkıyor ortaya. Biz bakkal amcanın bize maxwell denklemlerini içeren bir problem uzatmasını beklersek kendimize haksızlık etmiş oluruz.

Kısaca konunun özü şu; akademik bilgi, kişi ne kadar bağlantı kuruyorsa o kadar günlük yaşamda yer edinir. Üretmek, yaratmak istediğinizde en önemli vasıta oluyor birikim. Birikiminizin size fazla ve gereksiz geldiğini düşünüyorsanız orada bir problem vardır bence. Birikiminizin yetersizliğini hissetmek bir insan için en faydalısı.

Escher tablolarına bayılırım bu arada =) Avaris'in dediklerine ek olarak, benim de alanım müzik olduğu için biraz genişleteyim. Örneğin Fourier serileri vardır matematikte. Müzikte çok kullanılır FFT (Fast Fourier Transform). Ayrıca simetri, altın oran gibi matematik içeren konular tüm sanat dallarının üstüne düştüğü bir şey. Çünkü her taraf dolu bu matematikle. Sanatçıların materyali bu matematikle dolu. Iannis Xenakis adındaki bir besteci, Boltzmann gaz kinetiği formüllerini kullanarak eserler üretiyordu, aynı zamanda bir mimardı. Mimariyi içeren müzikler çıkarıyordu ortaya. Alvin Lucier, psikoakustik fenomenleri kullanarak müzik eserleri yarattı. John Cage, rastgelelik üzerine önemli eserleri var. Sınırları zorlayan insanlar genelde "neden öğreniyorum ki?" diye sormak yerine, "öğrendiklerimi nasıl kullanabilirim?" sorusu üzerinde yoğunlaşıyorlar kısacası.

Edit: Son yazdığım cümleyi Avaris önceki bir iletisinde yazmış, ama yazmış bulundum artık kusura bakmayın Güzel bir sonuç cümlesi oldu, bütünlüğü bozmayayım. Bu arada Avaris, eğitimle ilgili yazını bekliyorum merakla. Güzel konular konuşalım biraz
Sayfanın En Üstüne Git
Sayfa: / 10 Önceki Konu Konu Sonraki Konu  
Önceki Sayfa | Sonraki Sayfa
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Yazıcı Dostu
Hızlı Geçiş:

0.06 Snitz Forums 2000