Yazar |
Konu  |
Aldron
Üye
    
Turkey
İleti 17 |
İletim - 08/07/2008 : 00:16:46
|
Temel ile Cemal bir gün lüks bir otelin lobisinde harika bir hatun görürler. Temel der ki "Ula Cemal gidip bi bakayum bu kadindan iş çıkar mi?" Temel kadına yaklaşır ve sorar: -Benimle yemek yemek ister misiniz? Kadın: -Bahse girerim şu kapıdaki Mercedes sizin değildir? -Değildir. -Şöyle iyi durumda bir banka hesabınız da yoktur? -Yoktur. -Karadeniz kıyılarında şöyle iki katlı bir çiftlik eviniz de yoktur? -Yoktur. Kadın son sözü söyler: -Hadi o zaman çek arabanı! Temel üzgün, boynu bükük döner Cemal'in yanına döner: -Ula Cemal benim limuzini sana versem Mercedes'ini bana verir misin? -Veririm Temel'im. -Bi telefon etsem kendi bankamda bana banka hesabı açarlar mi? -Açarlar Temel'im. -Tamam o kolay da herhalde bizim peder üçüncü katı yıkmama izin vermez! |
|
 |
|
Aldron
Üye
    
Turkey
İleti 17 |
İletim - 08/07/2008 : 00:30:16
|
Temel Fadime'yle tiyatro gişesine gitmiş: -Bize içi bilet lütfen! -Leyla ile Mecnun için mi? -Hayır Fadime'yle penum için.
******************************
Bir ülkede işsizdi, parasızdı, ne kalacak yeri ne de yiyecek ekmeği, sohbet edecek kimsesi yoktu. Nerdem geldiği bilinmez o ülkenin ceza kanunlarının yazılı oluğu bir kitap geçer eline. "Başbakana hakaret etmenin cezası altı ay hapis" maddesini görünce hayal kurdu... "Hem bütün hırsımı ondan alırım, hem meşhur olurum, hem de cezaevinde ekmek elden su gölden yiyecek, yatacak derdim olmadan çiçek gibi kışı geçiririm"... Ertesi gün mitinge gitti. Başbakan konuşurken millet in arasından fırlayıp bağırdı "İbne Başkbakan, İbne Başbakan!" Güvenlik kuvvetleri hemen müdahale edip yaka paça götürdüler onu. Ertesi gün mahkemeye çıktı... Hakim kararı açıkladı: -Yirmi sene altı ay hapis cezası verilmiştir! Birden adamın gözleri karardı, ayakta sendeledi, sonra kendinin toparladı ve haykırdı: -İtiraz ediyorum! Ceza Kanunu kitebının "şu" maddesinin "şu" bendine göre başbakana hakaret altı ay!" Hakim acıyan gözlerle adama baktı: -Haklısın oğlum başbakana hakaret altı ay ama devlet sırrını açığa vurmak yirmi sene!"
*******************************
Yukardaki fıkramdaki argo sözcükten dolayı çok özür diliyorum! |
|
 |
|
ŞAH MAT
Üye


İleti 2 |
İletim - 30/07/2008 : 17:30:01
|
Birazda Benden 1- Bir zamanlar Afrika'daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep ayni şeyi söylerdi: "Bunda da bir hayır var!" Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı. Kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zamanki sözünü söyledi: "Bunda da bir hayır var!" Kral acı ve öfkeyle bağırdı: "Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu?" Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırdı. Bir yıl kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamıyla birlikte avlanıyordu.Yamyamlar onları ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Ellerini, ayaklarını bağladılar ve köyün meydanına odun yığdılar. Sonra da odunların ortasına diktikleri direklere bağladılar. Tam odunları tutuşturmaya geliyorlardı ki, kralın başparmağının olmadığını farkettiler. Bu kabile, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından biri eksik olan insanları yemiyordu. Böyle bir insani yedikleri takdirde başlarına kötü olaylar geleceğine inanıyorlardı. Bu korkuyla, kralı çözdüler ve salıverdiler. Diğer adamları ise pişirip yediler. Sarayına döndüğünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman oldu. Hemen zindana koştu ve zindandan çıkardığı arkadaşına başından geçenleri bir bir anlattı. "Haklıymışsın!" dedi. "Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış. İste bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum.Yaptığım çok haksız ve kötü birşeydi." "Hayır" diye karşılık verdi arkadaşı. "Bunda da bir hayır var." "Ne diyorsun Allah aşkına?" diye hayretle bağırdı kral. "Bir arkadaşımı bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir." "Düşünsene, ben zindanda olmasaydım, seninle birlikte avda olurdum, değil mi?" Ve sonrasını düşünsene? 2-Adamın biri, papağan almak ister. Gittiği dükkândaki papağanları sırayla inceler.1.kafeste rengarenk, pırıl pırıl tüyleri olan papağanı beğenir. Etiketinde 5.000 dolar yazılıdır. - Dükkan sahibine sorar. “Bu kuş niye bu kadar pahalı?” - Dükkan sahibi “Bu papağan tam 7 dil biliyor, onun için”. Adam başka bir kafeste bembeyaz şahane bir kuş daha görür. Hem de 10.000 dolarlık. Yine sorar. Meğer bu kuş anayasayı ezbere okurmuş da ondan. Adam bir bakar en köşede ki kafeste, tüyleri dökülmüş ve kararmış yaşlıca bir kuş var. Ama o da ne tam 50.000 dolar. Peki der bu perişan haldeki kuşun nesi var. - Dükkan sahibi “ Vallahi birader, bu kuşun nesi var biz de bilmiyoruz. Ama öteki papağanlar sabahları buna günaydın üstat diyorlar.” 3-Amerikalılar bir gün son teknoloji ürünü mükemmel bir uçak yapmışlar. Bu uçağı düşünmüş taşınmış ve Arabistan’da test etmeye karar vermişler... Ülkenin en iyi pilotuna vermişler uçağı... Uçak havada arıza yapmış. Arap telaşa kapılıp ne yapacağını şaşırmış bu durumda iken monitörde bir yazı çıkmış: "This is American technology, don't afraid." Arap biraz rahatlamış uçak düşerken aynı yazı birkaç kez daha tekrarlamış ve sağ sağlim inmiş adam... Düşünmüşler taşınmışlar elin Amerikanı yapar da biz niye yapmayalım ki? diye düşünmüşler ve aynı uçaktan imal etmişler ve ilk testi Amerikalılara yaptırmak istemişler.... Amerikan pilotu uçarken motorda sorun çıkmış ve uçak irtifa kaybetmeye başlamış... monitörde "don't worry this is arabic technology" yazmış.. neyse pilot rahatlamış... bu bizim uçak gibi demiş ve sakinleşmiş. Aynı yazı iki -üç kez daha çıkmış ve çakılmaya az kalmışken monitörde bir yazı daha çıkmış : " Repeat after me; eşhedünla ilahe illallah ve eşhedüennemuhammeden abdühü ve rasülühü" 4-Bir gün Cennet'in kapıları şiddetle vurulmuş: -Güm Güm Güm !! İçeriden seslenmişler: -Kim o? - Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses: “ Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz! “ İçeriden hoş geldiniz diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri içeriye buyur etmişler. Her şey çok güzel gidiyormuş. Ta ki, 40 yıl geçinceye kadar. Bir gün kapılar yine şiddetle çalınmış: -Güm Güm Güm !!! - İçeriden sormuşlar: “Kim o?” - Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses: “Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz!” - İçeriden hemen cevaplamışlar: “Hadi len! Onlar 40 yıl önce geldi!” - Dışarıdan yine ses gelmiş: “ Biz mehter takımıyız ancak geldik!!!” 5-Bir Hıristiyan kasabasında görevli papaz günah çıkarmaya gelenlere vaaz verirken, bundan sonra bana günah çıkarmaya geldiğinizde bana aldattım kelimesini kullanmayın bundan çok bıktım onun yerine (düştüm)diye söyleyin demiş, gel zaman git zaman papaz emekli olmuş onun yerine genç bir papaz gelmiş ama her şeyden habersiz, yine günah çıkartmaya gelenler papaz efendi dün düştüm , gecen hafta düştüm, aradan bir ay geçmiş genç papaz artık valiye gitmenin zamanı geldi düşen düşene demiş,ve valinin yanına gitmiş.Vali bey su yolları bir kontrol etseniz düsen düsene, tabiki vali bey düşmenin hangi anlama geldiğini bildiği için kahkaha ile güler, papaz sinirlenir ve vali bey ne gülüyorsunuz daha dün kariniz geldi üç defa düştüğünü söyledi demiş.(valinin yüzünü çok merak ediyom) 6-Amerikalı bir turist bulduğu rehberiyle beraber Avustralya'yı gezmektedir. Rehber ve Amerikalı büyük bir çiftliğe gelirler. Amerikalı ileride otlayan koyunları fark ederek rehbere: - "Bunlar nedir"? diye sorar. Rehber: - "Koyun" Amerikalı "Yapma yahu, bizde koyunlar bunların iki üç katıdır" diyerek alaylı bir biçimde güler. Biraz daha ilerlerler ve otlayan inekleri görürler. Amerikalı yine sorar: - "Bunlar nedir?" Rehber: - "İnek" diye yanıtlar. Amerikalı yine gülerek: - "Vay be bizim oralarda inekler bunların en az iki -üç katıdır". der. Bir süre daha gittikten sonra önlerinde Kangurular geçer. Amerikalı sorusunu hemen yineler: - "Peki bunlar ne?" Rehber hiç umursamadan yanıtlar: - "Çekirge" 7-Bir karpuz tarlası olan çiftçi, her akşam tarlasına çocukların dadandığını ve bir kaç karpuzun eksildigini farketti. Biraz düşündükten sonra, tarlaya bir uyarı levhası koymaya karar verdi. - "Dikkat! Karpuzlardan birine siyanur enjekte edildi!" Ertesi akşam karpuz yiyemeden kaçan çocukları keyifle izledi. Bir hafta sonra, ciftçi tarlasında geziyordu. Karpuzlarını kontrol ederek eksik olmadığını düşünürken gözü kendi levhasının yanına konan bir levhaya ilişti, - "Şimdi o karpuzlardan iki tane var!" 8-Şapka satarak geçinen bir adamın yolu bir gün bir ormana düşmüş.Adam biraz yürüdükten sonra sıcaktan ve yorgunluktan bunalmış, bir ağacın altına oturmuş.Şapkalarla dolu sepetini de yere koymuş ve uykuya dalmış. Birkaç saat sonra adam tuhaf sesler duyarak uyanmış.Bir de bakmış ki yanındaki sepet bomboş.Şapkalar gitmiş.Kafasını kaldırıp ağaca bakmış ki, ağacın dallarında bir sürü maymun, her birinin kafasında adamın şapkaları...Adam düşünmeğe başlamış : " Ben şimdi ne yapıcam, şapkaları bu maymunlardan nasıl geri alacam ? " Düşünceli bir şekilde kafasını kaşırken bakmış ki, maymunlar da adamın taklidini yapıyorlar, kafalarını kaşıyorlar.Adam ellilerini havaya kaldırmış, maymunlarda...derken adam ne yapacağını bulmuş, kendi kafasındaki şapkayı çıkarıp yere atmış, maymunlar da...Adam böylece bütün şapkaları geri almış, sepetine koyup yoluna devam etmiş.Aradan 50 yıl geçmiş...Artık adamın bir torunu varmış, o da dedesi gibi şapka satıcısı olmuş.Genlerden bir gün onun da yolu aynı ormana düşmüş.Hava yine çok sıcakmış ve genç adam bir ağacın altına oturmuş, şapkalarla dolu sepetini yanına koymuş ve uykuya dalmış...Bir saat sonra uyanmış, bir de bakmış ki sepetin içinde şapkalar yok...derken tuhaf sesler duymuş, bir de kafasını kaldırmış ki ağacın üstünde bir sürü maymun, hepsinin kafasında birer şapka.Düşünmüş..." Dedem yıllar önce bana bir hikaye anlatmıştı...ne yapacağımı çok iyi biliyorum..." Adam kafasını kaşımaya başlamış, maymunlar da aynısını yapmışlar...adam ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da.. ve adam gülümseyerek kendi başındaki şapkayı çıkarmış yere atmış...o anda ağaçtaki maymunlardan biri yere inmiş, adamın yere attığı şapkayı kapmış, adama da bir tokat atmış ve şöyle demiş : "Sadece senin mi deden var? " |
 |
|
HighVoltage
Yönetici
    

Turkey
İleti 1108 |
İletim - 31/07/2010 : 14:22:51
|
ZEKA 3 bayan ve 3 erkeğin, iş icabı trenle bir seyahate çıkmaları gerekir. Tren garın...a giderler. 3 bayan 3 bilet aldığı halde erkekler tek bilet alır. Bayanlar bunun sebebini sorduklarında erkekler 'Bekleyin ve görün' derler. Trene binerler ve tren hareket ettikten bir süre sonra 3 erkek kalkıp hep beraber trenin tuvaletine... girerler. Biraz sonra kondüktör gelir ve 3 bayandan 3 bileti alır. Tuvaletin önünden geçerken, kapıyı tıklatıp, 'Bilet lütfen' der. Kapı açılır ve bir el bileti uzatır. Bayanlar bunu görürler. Taktiği kapmışlardır.
Dönüş yolculuğu için yine gara giderler. Bayanlar bu sefer tek bilet almışlardır. Erkekler ise hiç bilet almaz. Bayanlar yine şaşırıp sebebini sorduklarında, erkekler yine bekleyip görmelerini soylerler. Bir süre sonra yolculuk başlar. Önce bayanlar kalkıp tuvalete girer. Ardından da erkekler karşısındaki tuvalete. Kondüktörün gelmesine yakın bir erkek çıkıp karşı kapıyı tıklar ve 'Bilet lüften' der.
Açılan kapıdan bir el bileti uzatır. Bileti alan erkek diğer tuvalete geri girer!..
>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Sınıfta öğretmen sormuş: -Dalda üç kuş var, birini vurdum kaç tane kalır? Çocuk cevaplamış: -Hiç kalmaz öğretmenim. "Olur mu oğlum" demiş öğretmen, "2 tane kalır." "Olmaz öğretmenim" demiş çocuk, -"Siz birini vurunca diğerleri aptal değil ya sesten ürküp kaçarlar..." Öğretmen şaşırmış ve -"Aferin oğlum, cevabın yanlış ama ...düşünce tarzını beğendim." demiş. Sonra çocuk, -"Öğretmenim, ben de size bir şey sormak istiyorum: -Karşıdan üç tane bayan geliyor, üçü de dondurma yiyor, ama biri yalayarak, biri ısırarak, diğeri de emerek yiyor dondurmayı. Sizce bunlardan hangisi evlidir? -"Öğretmen kızmış ama, cevap veremedi dedirtmemek için belli etmemiş, -"Emerek yiyen evlidir" demiş. Çocuk, -"Olur mu öğretmenim ne alakası var, parmağında yüzük olan evlidir ama düşünce tarzınızı beğendim." demiş...:D :D
|
"Türk Birligi'nin bir gün hakikat olacagına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk Birliği'ne inanıyorum. Onu görüyorum. Yarının tarihi yeni fasıllarını Türk Birliği ile açacak. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'lügün varlığı bu köhne áleme yeni ufuklar açacak. Güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek. Hayatta yegane varlığım ve servetim Türk olarak doğmamdı."
M.Kemal ATATÜRK |
 |
|
CrAzY_IVAN
Editör
    
İleti 6191 |
İletim - 24/08/2010 : 10:46:11
|
Dursun ABD'ye gitmiş. Temel'i de çağırmış. Demiş ki,
- Burada çalışmana bile gerek yok ya, yerdeki paraları bile toplasan yaşarsın, o derece.
Atlamış uçağa Temel de gitmiş ABD'ye.
Uçaktan iner inmez yerde 100 Dolar görmüş, almış eline ve;
- İlk günden işe mi başlanır da...
diyerek parayı yere atmış. |
 |
|
Konu  |
|
|
|