Not: Bir yanıt gönderebilmek için kayıtlı olmalısınız. Kayıt olmak için, burayı tıklayın!
|
K O N U ı N C E L E M E |
RoM3o |
İletim - 03/09/2008 : 15:00:10 Konuyu sabit yaptım, bölümünü değiştirdim. İzinsizce de konunun kapsamını değiştirmek adına başlığı değiştirdim, pardon. Şunu belirteyim. Yazdıklarınızın her hangi bir edebi, bilimsel bir değeri olması şart değil (Netice de hiçbirimiz Dostoyevski'ler Tolstoy'lar değiliz rahat olun, hem belki ben çok beğeneceğim.) veya illa sizin yazmanız da şart değil. Linkle de sevdiğiniz bir yazıyı da hayda hayda bize okutabilirsiniz. Konu sınırlaması yok. Lakin gönderdiğiniz herşey genel forum kurallarınca geçerli olmalıdır. Hiçbir sakıncalı içerikte ileti göndermeyelim, terbiyesizlik, kanunsuzluk yapmayalım lütfen. Tatlı, güzel bir yer olsun burası.. Neşelendirim bizi.
- Dodo
Arkadaşlar kendi yazdığımız.Aşk,mizah,korku,hikaye vs. gibi yazılarımızı artık bu başlık altında toplayalım.Herkes faydalansın 
Not:Lütfen alıntı yazıları yazmayınız ve bu forumdan bi yazıyı alıntı yaparsanız altına alıntı diye yazarsanız mutlu oluruz .
Smile Me
Teknoloji ve Aşk..Birbirine ne kadar uzak kelimeler.Benzer harfleri bile olmayan bu iki değer ne kadar çok bir arada kullanılıyor.Kaç kere onun gözlerine bakarak "Seni Seviyorum" diyebildin? Ama her mesajının sonuna bir "=)" kondurup aşkım,hayatım,tatlım,seni seviyorum gibi kelimeleri cesurca kullanabiliyorsun.Aynı şeyi sana oda yapıyor.Vede bundan real bir değerde zevk aldığınımı söylüyorsun? Ona ilk kez sevgini mesaj atarak belli ediyorsun.Telefondaki her harfin pixellerden ibaret olduğunu umarım biliyorsundur."Sil" komutuna bastığın gibi o mesaj silinir.Fakat ASLA birinin yüzüne "Seni Seviyorum" dediğin zaman ömrü boyunca hafızasındaki mesajı silemezsin.O mutlaka bir gün gün yüzüne çıkar ve seni savunur.Bir gün bu savunmaya muhtaç kalacaksın ve içinden "teknoloji kurbanı oldum" diye geçireceksin."Herşey için çok geç" diyeceksin.Ama değil.Koş.Ona koş.Bak gözlerine.Kaçırsa bile yakala.Sımsıkı yakala gözlerini asla bırakma.Doya doya "Seni Seviyorum" de.Kendini unutmadan bunu mutlaka yap.Yoksa gün gelicek o seni ve sen kendini unutmuş olacaksın.İşte o zaman ben sana "Herşey için çok geç" diyeceğim.Unutma.Bu yazıda pixellerden ibaret.Fakat sen ve o gerçeksiniz.Bu gerçekliği kullan.Ona içten bir şekilde gülümse ;)
Nedenler...ve Keşkeler...
Bir sabah kalkarsın.O yanında yok.İki kişilik bir yatak.Tek bir insan.Farkında olmadan tırnağını yemeye başlarsın.Etrafa bakınırsın.Kendine gelip bir kahve yapmak için mutfağa doğru sırtın eğik ve gözlerin yarı baygın bir şekilde ufak ufak yürümeye başlarsın.Aklına gelir.Nedenler.Bu onsuz ilk gecendir.Daha doğrusu onsuz ilk sabahın.Neden böyle oldu? Olabilir miydi? Bu yaşadıkların gerçek olabilirmiydi.Kahve makinasının yanına geldiğin zaman ne çabuk geldiğini düşünürsün vede aklına ne çabuk "bittiği" gelir.Gözlerin kızarıktır ve uykusuzluktan şişmiştir.Sabaha kadar onu düşünürsün.Benliğini kaybetmeye başlarsın.Aklında sürekli "Belki bir gün.." düşüncesi ile hayata bağlanırsın.Daha sonra birden dudaklarından "keşke.." kelimesi dökükülür.Hayatının bundan sonrasını keşkelerle geçeceğine eminsindir.Vede "neden?..".Birden irkilirsin.Aklına binlerce neden ve onlara karşılık binlerce keşke gelir.Ayrılık nedeninizi düşünürsün suçu hep kendinde ararsın.Kendini her suçlu hissettiğinde bir keşke daha bir keşke daha ve bir daha.Nedenlerin tek cevabı keşkeler olmaya başlar.Kapısına dayanıp haykırmak istersin.Ama gururun buna engel olur.Gurur kalbini ele geçirmeye başladığı zaman.Artık nedenler yoktur.Sadece keşkeler kalır.İşte bir insanı bir kurt gibi kemiren şeydir "keşke..".Her keşken bir önceki keşkenin devamıdır.Keşkelerden kurtulup yoluna devam etmeyi düşünmezsin.Çünkü senin gerçek keşken "O" dur.Ve gerçek yaşama nedenin "O" dur.Artık "O" yok.Sadece sen,nedenler ve keşkeler var..
Karanlık ve Ay
Bilgisayarın başında oturup uyumakla uyumamak arasındaki ince çizgide gidip geliyorum.Tam uyumak isteyip yatağa yöneldiğim zaman aklıma gene o geliyor.Beni rüya görmekten bıktıran kız.Beni uyumaktan bıktıran kız.Gözümü kapayınca karanlık bir boşluğa düşüyorum ve birden biri elimi tutuyor ve işte "O".Ona sarılıyorum,onu hissediyorum,nefesini duyabiliyorum,sesini hissediyorum.Ama bizi sadece bir çalar saat ayırabiliyor.Uyandığım zaman o geceye lanet okuyorum.Ama elden ne gelir.Gene uyandım gene gerçekle hayal arasında gittim.Ama gelmek istemedim.Hayat böyle.Zorla getirirler insanı.Gelmek istemezsin.Direnirsin.Nafile!Ne kadar direnebilirsin ki?Hayallerini gerçekleştirebilmek için ne kadar direndin?Yada bir filmi izlerken uyanık kalabilmek için ne kadar direndin?İşte o rüyadan gerçeğe dönmemek için o kadar direnebilirsin.İçimde bir karanlık var.Ve birde "Ay".Fakat bi türlü karanlık çökünce "Ay" ortaya çıkmıyor.Öyle ters zamanlarda çıkıyor ki.Evet.Sonuç olarak rüyalar insanlara mutluluk veren ve sonra yok olan şeyler.Bir bakıma uyuşturucu gibi.Kendinden geçiyorsun ama döndüğün zaman herşeyin gene eski kötü halinde olduğunu görüyorsun.Şaka gibi mi? Öyleyse birde şunu dinle.Her soluk aldığında gerçek karanlığa bir nebze daha yaklaşıyorsun.Peki hangisi gerçek? İçindeki karanlık mı? Yoksa Dışarıdaki karanlık mı? Ben söyleyeyim.Gerçek karanlık:güneş doğmadan hemen önce ortaya çıkar.Bir gün bir güneşde bize denk gelir mi acaba?Sosyopiskopat olduğumu düşünebilirsiniz :) Ama ben kısaca aşk pastasının üstündeki kremaya bi parmak çaldım :) Bi dilim yeseydim ne olurdum acaba :)Ha bu arada :) Kısacası aşk karanlık ve "O" bir ay..
|
5 S O N Y A N I T L A R (En Son İleti ılk Sırada) |
iso_demiro |
İletim - 12/12/2011 : 18:11:05 Karanlıktaki ışığım
En içten öten serçe bile aydınlatamıyor beni ezgileriyle Doğan güneş bile bastıramıyor karanlığımı. Gecem, gündüzüm seninle karışmış, Çıkamıyorum içinden...
Zaman geçtikce bir yana aydınlık, Karanlık daha da bastırıyor zalimce. Karanlıkta kayboldukca sende kayboluyor, Sende kayboldukca kendimi buluyorum.
Güneşim de sendin aslında, Tebessümünle saçıyordun ışığını. Sensizliğin adı karanlık, Sensizlik karanlık olmuş adeta.
İnsanlar anlamıyor, anlayamazlar da hiçbir zaman; Senin akıttığın göz yaşları vurdu yüzüme iri bir yağmur damlası misali. İnsanlar bilmiyor, bilemeyecek hiçbir zaman; Beni kendine sırılsıklam aşık ettiğini..
Mehtapta batarken güneş ağır ağır, Ben sana olan aşkımla yanıp tutuşurum. Bir anka kuşu gibi doğarken küllerimden ağır ağır, Yarim, sana bir kez daha aşık olurum... |
iso_demiro |
İletim - 18/07/2011 : 08:42:14 Konuyu görünce bir hortlatıyım dedim. İyi de etmişimdir umarım :) Geçen akşam bir şeyler yazmaya çalıştım umarım beğenirsiniz :) HayalEt Sevgili
Kızgınım.. Kime,neye,neden bilmiyorum. Kızgınım işte. Esen rüzgar, yağan yağmur,doğan güneş... Hiç bir şey huzur vermiyor bana. Hiç bir şey sakinleştiremiyor beni. Ve hiçbir şey; Seni unutturmuyor. Sanki bir ahenk gibi, Her şey, her yer hatırlatıyor seni. Unutmama izin vermiyor.
Hayaller... Uyanıkken rüya görmek gibiydi hepsi. İmkansız,ama bir o kadar mümkün. Adı üstünde:''Hayal''. Ama bir o kadar gerçek. Ve biliyor musun; o hayalde sen yoksun. Ben de yokum. BİZ varız. Benim her anımda içinde olduğum hayaller; Ve Benim her anımda içinde olduğum ''biz''...
|
EnEsO |
İletim - 06/04/2010 : 23:03:49 Ölümsüz Olsak Ne Olurdu
(Bana Ait Alıntı Değildir)
Her insan bilinen bir sözdür doğduğunda özgürlüğünü yitirmiş olur.Doğuş nasıl yeni bir başlangıçsa ölümde yeni bir başlangıçtır.İnsanoğlu belki aramış çabalamış ama ölümsüzlüğün ilacını bulamamıştır.Bulmasınıda istemem.Neden mi?Bir düşünelim.İnsanlar yaşadıkca yeni şeyler öğrenir tecrübe edinir yapmadığı bir şey yapar eğlenir.Ama zamanla aynı şeyleri yapmak sizlere sıkıcı gelir.Örnek olarak şöyle diyim Plastation2 oynuyorum ben.Ama uzun bir süre önce birakdim.Çünkü oynadikca sıkıldım.Sizler sıkılmassanız o ayrı ama ben sıkıldım.Yada biri çalışır çalışır ama sonunda hoşuna gitmez sıkılır o işi bırakır.Benimde anlatmak istediğim ölümsüzlük olsaydı her insan aynı şeyler tekrar tekrar yaşardı.Hele günümüz Dünya'sında bu çok zor.Sürekli terörist olayları sonra ölümler depremler seller.İnsanlık bezerdi.Ne yaparsak yapalım ölmezdik.Bir gün bütün Dünya'yı gezsek görmediğimiz yer kalmasa bile hayattan sıkılırdık.Aynı yolu aynı insanları görmekten bir gün sıkılırdık.Diyorumki iyiki ölüm var.
Çünkü Her Şeyi Tadında Bırakmalıyız
(Alıntı Değildir) |
RoM3o |
İletim - 06/04/2010 : 21:18:55 Türk Filmi
Çoğumuz çocukluğunda yada gençliğinde izlediği Türk filmlerini hatırlıyordur. En mutlu sahnenin bile arkasından gelen kocaman bir "SON" yazısı nasılda üzerdi hepimizi. Kimimiz oradan bi karakteri kendimizle özdeşleştirir, kimimiz "böyle aşk mı olur, hadi canım" gibilerinden cümleler kurardık. Yeşilçam'ın başarılı yıldızları bize olduğuna inandırmaya çalışırlardı sürekli. İşte sevdiğine kavuşamayıp yataklara düşen kız ölür, sonra bunu duyan çocuğun birden saçları beyazlar ki o zamanlarda o boyayı sürünce saçtan çıkartmak zor olduğu için çoğu artist bu senaryoyu kabul etmezmiş neyse ve çocukda ani bir kalp atağı ile hakkın rahmetine kavuşur. Diğer tarafta kavuşurlar ve kocaman bir "SON" yazısı ile gene karşı karşıya kalırız. Hala şuan bile bu yazıyı okuyanların aşk kelimesini duyunca bi irkildiğini yada hiçbirşey ifade etmediğine eminim. Türk filminin konusu değildir aslında aşk. Türk filminin kendisidir. İzlerken, yaşarken sürekli o "SON" yazısını görmekten korkarsın. Birde sana inat kocaman kocaman harflerle yazılmaz mı o son, aman Allah'ım. Gözüne gözüne sokar, filmin bittiğini. "Kalk" der sana. "Bu koltukta artık oturamazsın","Hakkın bitti" der. Bir bilet daha almak istersin "Olmaz! Sınırlı sayıda bunlar, öyle her önüne gelene verseydik bu bileti,ohooo işimiz vardı arkadaş" der. Kalkarsın usulca o koltuktan. Genelde açık hava sinemalarında izlenirdi Türk filmleri. Işıklar sönünce ortaya çıkar yıldızlar. Kaldırırsın kafanı, bakarsın boş boş. Siyah örtü üstüne milyonlarca nokta. Usulca uzaklaşırsın oradan. Yeni bir film gelir belki dersin, yeni bir aşk. Ama olmaz. Sürekli o film tekrar tekrar oynamaya devam eder. Baktığın filmin afişi eskir, ama film genede o salonda oynamaya devam eder. Asla yerine yenisi gelmez. Aynı işkenceyi defalarca kez çekersin. Bi kere daha girmek istersin o salona, ama biletler çoktan satılmış, sen her zamanki gibi dışarıda kalmışsındır. "SON" dan bir önce gelen "Çaresizlik" başlar işte burda. Ne yapacağını bilememe. Sabah matinesi ile akşam suaresi arasında sıkışıp kalmıştır hayatın. "Hayat mı? Git işine, buda hayat mı be arkadaş?" dersin sonra bana. Filmin ışıklarının gökyüzüne yansımalarıyla idare etmek istersin bi müddet sonra, ancak onlarda yıldızlara karıştığı için pek mümkün değildir. Senin için "SON" gelmiştir. Film bitmiştir. İşte, hayat gene açmıştır sana flush royalı. Bakakalırsın öyle masaya. Fake atıyor, seni kandırmaya çalışıyor zannedersin. O yüzden inadına güçlü olmaya çalışırsın. Ancak fake atmıyordur ve hayatın eli daima seninkinden daha güçlüdür. Her sabaha onu alt etme isteği ile başlar, her geceyi ona küfür etme arzusu ile kapatırsın. Onsuzlukla ve sonsuzlukta..
İlker ÖNDER |
EnEsO |
İletim - 23/03/2010 : 23:09:14 Ya kardeş.İnsanız olur öyle hatalar saol xD |
|
|
|